Otobüslerdeki "tehlike anında kolu el ele çeviriniz" (ki bööle bile yazmıyo) yazısını her gördüğümde otobüsteki herkesin elele tutuşup, ve birinin lider olup kolu onun çevirmesi gerektiğini sanırdım.
Bir de herhalde kapıya gelindiğinde mutlaka zile basılmasını gerektiğini sanıyordum ki,boyum yetişmediğinden duvara parmağımı basıp "zelllll" diye bağırırdım filmlerde Kızılderililere yerli dendiği için onları Türk sanırdım bi keresinde, 3-4 yaşlarındayken, mutfağa girmiştim ve ömrümde ilk defa kadayıfla karşılaşmıştım: annem kadayıf yapmıştı ve ben de kadayıfı babam zannettim çünkü babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdüğünü sonrada yemek yaptığını düşünmüştüm, babamın piştikten sonra kıllarının o hale geldiğini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup ağlamıştım, annemin cok kızdığını hatırlıyorum.
Annemi ziyaretçiler dizisinden biri zannederdim. uzaydan gelen bi visitors annemi öldürmüş ve yerine geçmiş diye suratından maskesini çıkarmaya çalışıp annemin suratını yolardım.
Zeki Müren'i zekim üren sanırdım..ne demekse....
Pırasayı soğanın abisi sanırdım Andımızın 'yurdumu milletimi özümden çok sevmektir' bölümünü üzümden çok sevmektir sanırdım, kafa patlatırdım işin mantığına Anıtkabir'i bir başkan mezarları serisinin ilk üyesi sanır ve Kenan Evren'in anitka-iki'ye gömüleceğine inanırdım ayrıca bir "kültabisi"nin var olduğuna da inandım hep içten içe.
Lar diye bi deniz var sanırdım.. "Korkma sönmez bu Tafak larda yüzen al sancak" dan kaynaklı.. dolayısıyla bu mısraları toyle yorumlardım Lar'da yüzen bir al sancağın, Şafağın sönmesi konusunda endişe etmemesi gerekir.
Televizyondaki spikerlerin de bizi gördüğünü sanırdım, bunu anlamak ve açıklığa kavuşturmak için bir gün koltuğun arkasına saklandım, planım spikeri punduna getirip beni aradığını ve kafasını oynattığını yakalamaktı ama nereye saklanırsam saklanayım, ne kadar gizlice kafamı dışarı çıkartıp televizyona bakarsam bakayım spiker hep beni görüyor, gözümün içine bakıyordu. Sonra babama sordum, öğrendim.
İn cin top oynuyo dediklerinde de, incin adında (Ayşe, Fatma gibi) bi kızın top oynadığını sanırdım. bi türlü anlayamazdım. eee top oynuyo da nooluyo ben de oynuyorum derdim kendi kendime Taksim'deki kat otoparkını, katoto isimli bi Japon devlet büyüğü adına yapılmış "katoto parkı" sanırdım, hep oraya gidip oynamak isterdim Bezirgan başı adlı oyunu hep vezirgen başı diye idrak ederdim. Son zamanlara kadar da öyle sanıyo idim..ulan bi kerede sormamışım kendime şu zamana kadar nedir ki bu vezirgen başı, bi manası var mı acaba diye..
Futbol maçlarında, hakem sarı veya kırmızı kart gösterdiğinde, birisinin futbolcuya kart gönderdiğini ve herkesin merak içinde hakemin etrafına toplaşıp, kartı okumasını beklediğini sanırdım
ALINTIDIR
Bir de herhalde kapıya gelindiğinde mutlaka zile basılmasını gerektiğini sanıyordum ki,boyum yetişmediğinden duvara parmağımı basıp "zelllll" diye bağırırdım filmlerde Kızılderililere yerli dendiği için onları Türk sanırdım bi keresinde, 3-4 yaşlarındayken, mutfağa girmiştim ve ömrümde ilk defa kadayıfla karşılaşmıştım: annem kadayıf yapmıştı ve ben de kadayıfı babam zannettim çünkü babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdüğünü sonrada yemek yaptığını düşünmüştüm, babamın piştikten sonra kıllarının o hale geldiğini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup ağlamıştım, annemin cok kızdığını hatırlıyorum.
Annemi ziyaretçiler dizisinden biri zannederdim. uzaydan gelen bi visitors annemi öldürmüş ve yerine geçmiş diye suratından maskesini çıkarmaya çalışıp annemin suratını yolardım.
Zeki Müren'i zekim üren sanırdım..ne demekse....
Pırasayı soğanın abisi sanırdım Andımızın 'yurdumu milletimi özümden çok sevmektir' bölümünü üzümden çok sevmektir sanırdım, kafa patlatırdım işin mantığına Anıtkabir'i bir başkan mezarları serisinin ilk üyesi sanır ve Kenan Evren'in anitka-iki'ye gömüleceğine inanırdım ayrıca bir "kültabisi"nin var olduğuna da inandım hep içten içe.
Lar diye bi deniz var sanırdım.. "Korkma sönmez bu Tafak larda yüzen al sancak" dan kaynaklı.. dolayısıyla bu mısraları toyle yorumlardım Lar'da yüzen bir al sancağın, Şafağın sönmesi konusunda endişe etmemesi gerekir.
Televizyondaki spikerlerin de bizi gördüğünü sanırdım, bunu anlamak ve açıklığa kavuşturmak için bir gün koltuğun arkasına saklandım, planım spikeri punduna getirip beni aradığını ve kafasını oynattığını yakalamaktı ama nereye saklanırsam saklanayım, ne kadar gizlice kafamı dışarı çıkartıp televizyona bakarsam bakayım spiker hep beni görüyor, gözümün içine bakıyordu. Sonra babama sordum, öğrendim.
İn cin top oynuyo dediklerinde de, incin adında (Ayşe, Fatma gibi) bi kızın top oynadığını sanırdım. bi türlü anlayamazdım. eee top oynuyo da nooluyo ben de oynuyorum derdim kendi kendime Taksim'deki kat otoparkını, katoto isimli bi Japon devlet büyüğü adına yapılmış "katoto parkı" sanırdım, hep oraya gidip oynamak isterdim Bezirgan başı adlı oyunu hep vezirgen başı diye idrak ederdim. Son zamanlara kadar da öyle sanıyo idim..ulan bi kerede sormamışım kendime şu zamana kadar nedir ki bu vezirgen başı, bi manası var mı acaba diye..
Futbol maçlarında, hakem sarı veya kırmızı kart gösterdiğinde, birisinin futbolcuya kart gönderdiğini ve herkesin merak içinde hakemin etrafına toplaşıp, kartı okumasını beklediğini sanırdım
ALINTIDIR